nişan,düğün ve çocuklar üzerine bi şeyler..

18 Temmuz 2008 Cuma

kuzenimin nişanındaydım geçen gün, haziranda evleniyorlar niye nişanlanıyorlar anlamadım ama gittik, yani kuzen en nihayetinde. kendimi bi an onun yerine koydum ( evet bu yaşa da geldim, ben olasydım ne yapardım acaba düşünmeye başladığın yaş, yavaş yavaş evliliğe doğru gittiğin yaş) onca süs püs, herkes sana odaklanmış, oynamak zorundasın, sırıtmak zorundasın. gerilirim ben yapamam:) ayrıca ailenin bekar kalmış son kızı olarak artık sıra sen de gibi laflar duydum yok artık!!bohça olayı da ayrı bi teranedir yani. seksi iç çamaşırları, gecelikler. hadi dayanın çocuklar az kaldı sevişmenize der gibi. evliliği basite indirdiğimizde görünen şey yasal olarak sevişebilme hakkıdır zaten bana göre, bi de birlikte yaşabilme hakkı. gerisi hikaye bi imzayla kimseyi birbirine bağlayamazsınız, ayıramazsınız da, toplum zorlaması, ilişkileri meşrulaştırması hepsi bu.

neyse evlilikle ilgili fikirlerimi açıklamak değildi esasında benim amacım, ben orda yaşadığım iki enstantaneden bahsedicem. bunlardan biri kuzenimin küçük kızının bana verdiği hayat dersidir ki kendisi 5 yaşındadır söylemeden geçmeyelim. hazırlanmışım, eteğimi, gömleğimi giymişim, kendimi hanım hanımcık hissediyorum aynada son düzeltmeleri yapıyorum o da bana bakıyo, nasılım diye sordum: güzel de, kadın dediğin bu kadar kocaman olmaz, şişkosun sen dedi. hönk. ne denir ki bu yavrucuğa haklı tabi, o 5 yaşında hayatın gerçeğini çözmüş, ben 20 yaşıma geldim hala anlayamıyorum. şimdiden süslenme merakı, gelin olma hayalleri.. nasıl anlatırsın o çocuğa önceliğin ne olması gerektiğini, sana bütün masallardaki prensesleri, onları kurtaran prensleri anlatırken? sonra ben 5 yaşında onun gibi miydim diye sordum kendime ve olmadığını fark ettim. ben o yaşlardayken ne yapsam da ablamı uyuz etsem diye düşünen yaramazın tekiydim. hala da değişmedim:) hala nerde bi muzurluk onun peşindeyim, nerde bi gülücük var onun yanındayım.

diğerine gelince, takı merasimi sırasında sıkılmış bi köşede otururken iki tane çocuk geldi yanıma 11, 12 yaşlarındalar. zaten sıkıntıdan patlamışım, konuşmak geyik yapmak istiyorum onlara sataşayım dedim kendi çapımda. onlar da kendi havasında takılıyolar ve takı merasimi hakkında konuşuyolar, bende bi kaç bozukluk var takalım mı biz de dedi bi tanesi. ben de onlara dönüp kesenin içine koyup verin ayıp olmasın dedim niyeyse. garip garip baktılar suratıma ben de önüme döndüm çok normal bi şey söylemişim gibi. sonra da biri, hayatımdaki yetişkinlerin teşhisini koyamadığı hastalığımı anladı: deli, deli bu kız dedi. o an çocuğun içindeki potansiyel psikoloğu gördüm ve içten içe sevindim..
çocukları seviyorum:)

Gönderen elçin zaman: 00:12  
0 yorum

Yorum Gönder