yeni blog..
9 Mayıs 2010 Pazar
benim neyim eksik dedim ve en özenti halimle bir kültür sanat blogu açtım duyurulur!
çirkinlik özgürlüktür!
çirkin ördek yavrusununo üzüntülü hallerine bakmayın siz kendisine ve bütün çirkin ördek yavrularına olaya iyi tarafından bakmalarını sağlayacak önerilerim var.
yurdum dizileri hakkında...
24 Mart 2010 Çarşamba
güneş gözlüğü üzerine..
21 Mart 2010 Pazar
güneş gözlüğü takmayı oldum olası sevmedim. tamam dışarıdan bakınca da oldukça karizmatik bir hava katıyor insanlara ama bana göre değil.. her neyse son bi kaç gündür havalar iyi gidiyor güneş yüzünü gösterdi lakin hava hala soğuk azizim.. güneş ışınları hala eğik üşüyorum ben.. ama insanlar görüyorum üzerlerinde kalın kalın paltolar, boyunlarında şallar ve gözlerinde güneş gözlükleri bence çok absürt duruyorlar. sanki evde ellerinde güneş gözlüğüyle oturmuşlar, ay biraz güneş çıksa da gözlüğümü takıp dışarı çıksam havamdan geçilmese diyerek bekleşiyorlarmış gibi geliyor bana..biraz güneş görünce de hop dışarı.. ben o paltolu güneş gözlüklü abileri ablaları öyle hayal ediyorum.. üzgünüm..
facebookta yaşlanmak..
19 Mart 2010 Cuma
facebookta arkadaş listem üç aşağı beş yukarı aynı yaş grubundan olan insanlardan oluşuyor. ilk başlarda herkesler üniversiteliydi; sınav, ders, öğrenci muhabbetleri kol geziyordu.. şimdi ufak ufak mezun olup iş hayatına atılıyolar ki çoğu öğretmen olacak.. bakıyorum tek tük de olsa nişan düğün fotoğrafları var.. bir kaç sene sonra bu sayı artacak.. herkes evli, barklı, işli hayatını oradan paylaşmaya devam edecek.. bir süre sonra da çocuklu fotoğraflar göreceğim bol bol.. ay seninki de büyümüş maşallah muhabbetleri yapıp birbirimize hayata dair özlü sözler içeren videolar göndereceğiz, çiçekler, böcekler, şiirler. bu mudur yani diyorum kendi kendime de sanırım evet bu.. hayatımızın facebook üzerinden kısa özeti.. düşündüm yaşlandığımızda da torun torba fotoğrafları koyar mıyız acaba diye.. biz tabi teknolojik çağın ilk kuşaklarından sayılırız, şimdiki çocuklar doğrudan teknolojinin içine doğuyorlar.. bizim dedelerimiz ninelerimiz bu işten bihaber ama biz olmayacağız.. facebookun bilmem nenin ötesine geçecek bir sürü şey çıkar eminim. ama sanki ihtiyarlığı özleştiremiyorum ben bu günümüz teknolojisine.. sanki gün gelecek, yaş kemale erecek ve biz interneti bırakacak ve yetiştirecek alan bulursak domates yetiştirmeye gidecekmişiz gibi geliyor.. ne bileyim hayal edemiyorum..
mızıka..
20 Şubat 2010 Cumartesi
MIZIKA
Karlı gecelerde küçük istasyonlarda
Düdük çalan trenlere bayılıyorum
Tül perdeler ardında kadınlar gülüyor
Tutup pencerelere tırmanıyorum
Bir şiir söylüyorum sonra bir şarkı
Sonra oturup ağlıyorum
Sonra bir güzel çiçeklenip
Sokaklarda mızıka çalıyorum
Bu kente her gece yağmur yağıyor
Ve ben her gece yeniden ölüyorum
Bu tren oraya gidecek gizlemeyin
Ne derseniz deyin ben biniyorum.
Ataol Behramoğlu
st valentine amcaya mektup..
14 Şubat 2010 Pazar
sevgili valentine amca..
biliyorum ki gayet iyi niyetli, yardımsever ve romantik bir insansın.. yani en azından ben seni öyle düşlüyorum.. sevgilileri kavuşturdun ya da güzeller güzeli julia'nın görmesini sağladın.. 3. yy da her ne yaptıysan aşkın bir timsali, sembolü, sevgililerin günü oldun.. sana kızamam aslında suç senin değil, suç o kartlara notlarla başlayan sevgililer günü ritüellerini hediye almalara çeviren kapitalizm amcalarda ..
takvimler 14 şubatı gösterdiğinde her tarafta bir poşetler çiçekler bi şiler uçuşuyor.. el ele dolaşmalar aşk tazelemeler filanlar..kimse düşünmüyor ki sevgilisi olan var olmayan var.. sonra boşuna harcamadır efenim.. yılın içinde bir sürü alışveriş yapmaya sevk eden gün var zaten..
gerçi bu kapitalist amcalar da olayı doğru yerden yakalıyorlar hep.. duygu yüklü hormanlarıyla biz bayanlar alınmaya, kırılmaya pek müsaidiz.. böyle bi günde hatırlanmak hediyelere boğulmak isteriz yapmayan beylerin vay haline..sonra gözleri de hep yükseklerdedir.. şu kadarcık bir şey diye dünya para tek taşlara göz dikerler.. beyler size sesleniyorum bu mektup üzerinden, şu kadarcık şeyi isteyen o bayanların bi tarafına o şu kadarcık şeyleri..... hakkınızdır..:)
gel gelelim sevgili valentine amca senin iyi niyetini kötüye kullanıp bir alışveriş çılgınlığına çevirdiler.. keşke diyorum hiç girişmeseydin o aşıkları barıştırmaya, hapislere düşmeye, idam edilmeye.. olmayaydı böyle bi gün rahat etseydik azcık.. sevgilisi olan olmayan herkesler dışarda.. sevgilisi olmayanlar günün şanslılarıdır , hem hediye almazlar hem de sevgilisiz olanlar da o gün dışarda olduklarından birini bulma şansı yüksek, kısmetler açık olur.. ilişki dediğin de derttir zaten.. bi de benim türüm var tabi sevgililer gününü kutlayamayıp bok atanlar.. zira vakti zamanında sevgililer gününde galata kulesine çıkıp, üşütüp sonrasında yataklara düşmüş de bi insanım.. kısacası sevgililer günü her bakımdan olumsuz etkiler bırakır.. sevgilisi olanlar gereksiz masrafa girer, sevgilisi olmayanlar dertsiz başlarını derde sokabilirler, bazıları benim gibi olduğu yerde atıp tutar..
bir de sevgiliye her gün sevgililer günü değil midir zaten??
he sevgili valentine amca ah bir dilin olsa da konuşsan ama yapacak bi şi yok bu saatten sonra.. olan olmuştur bu da böyle sürüp gidicektir heralde.. ben sevgililere bugün bol bol civil civil civildeşmelerini, fıkır fıkır fıkırdaşmalarını öneririm. boşuna masrafa girmeyeniz efendim..
sana sevgilerimi saygılarımı teessüflerimle beraber sunarım valentine amca..
esen kalın:))