sapır sapır herif yağacak..

26 Aralık 2009 Cumartesi

7 kocalı hürmüz filminin eğlenceli şarkılarından sadece biri.. sadece kadınlar için, onlar kadar içten.. danslar ayrı güzel, her gün bir kez izliyorum..tavsiye ederim..

Gönderen elçin zaman: 02:10 0 yorum  

çünkü...

  • yeni yılda kararlar listesi yapmıyorum ÇÜNKÜ uymayacağımı biliyorum..
  • otobüste, tramvayda, vapurda orda burda "çıkçıkçık"çı teyze ve amcalara kılım ÇÜNKÜ boş yere ortamı geriyorlar..
  • ne zaman sevgiliyle kavga etsem bir şeyler yazasım geliyor.. anlam veremiyorum.. ÇÜNKÜsü yok..
  • sen beni kovamazsın ÇÜNKÜ ben istifa ettim.. ben bunu gerçekten yaptım çok zevkli..
  • sürekli çünkü ÇÜNKÜ çünkü, söylemek ve yazmak kelimeye yabancılaşmayla beraber acayip şeyler çağrıştırıyor..
  • aslında bunların devamını şu an getiremediğimden daha doğrusu önceden düşünmediğim için ve yazmaya devam etmek istediğimden saçmalıyorum şu an ama bana ne..
  • candan erçetinle bu iğrenç sesimle şarkı söylemek istiyorum.. duy sesimi candan erçetin..
  • yeni yıl damar yazısı yazısı ilerleyen günlerde..
  • ÇÜNKÜ sana değdiğinden beri ellerim, bütün kış dallarında tomurcuklar var.. (candan erçetinin yeni albümünden "bahar")
  • esen kalın..

Gönderen elçin zaman: 01:59 0 yorum  

ne alakası yok 2

31 Ekim 2009 Cumartesi

  • bir alt geçitten geçerken bir ilandaki yazıyı yanlış okumamla bir ampül yandı kafamda.. hasarsızlık indirimini, başarısızlık indirimi okudum ve düşündüm.. ahanda dedim hakikaten neden başarısızlık indirimi olmasın ki.. dershanelerde indirim hep derece alanlara verilir. oysa onlar belli ki ilk girişlerinde kazanacaklar.. halbuki sondakiler senelerce uğraşacaklar onlara yapsalar ya indirimi..yazık değil mi..
  • yeni açılan mağazaların "açıldık" yazan ilanlarına kılım.. ayrıca insanda daha değişik şeyler çağrıştırıyor ya da ben çok kötü niyetliyim..
  • işte o açılan mağazaların bi de kapanma evreleri var ki o daha gıcık.. bizim burda bir mağaza var, bir yıldır kapanıyor..
  • psikolojik hazırlık yetimi kaybettim.. kışa, sınavlara, işi bırakmaya, geleceğe hiç bi şeye hazır değilim.. illa hazır olmak gerekir mi tartışabilirim..
  • karar verdim ki içi temiz, dışı kaba bi milletiz..
  • bu kadarcık, bir daha saçmalamada görüşmek dileğiyle, esen kalın..

Gönderen elçin zaman: 23:28 0 yorum  

bir şiir..

23 Ekim 2009 Cuma

UMUŞ

Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır

Parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.

Nedensiz bir çocuk ağlaması bile
Çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.

Edip Cansever

Gönderen elçin zaman: 22:24 0 yorum  

kapak..

21 Ekim 2009 Çarşamba

tramvaydayım, eminönünden bindim cevizlibağa doğru yola çıktık.. deli bir amca var 71 yaşındaymış öyle diyor.. kendi kendine yüksek sesle çok da rahatsız edici bir şekilde değil de arkadaşınız yanınızda olsa konuşacağınız bir tonda konuşuyor. kendi hayat hikayesini anlatıyor, bir ordan bir burdan karşısında biri varmış gibi.. hangisi doğru hangisi hayal diye düşündürtüyor insana.. abisi askermiş ölmüş, annesi hastaymış göstermemişler, taksimde bilmem ne gazinosunda bilmem kim çıkarmış da giderlermiş.. hasankaleye gitmişler arkadaşlarıyla..
önümde oturan esmer gençten bir adam kabaca:
-amca sus artık seni mi dinlicez.. dedi.
deli amca:
-sana ne be sen köyüne git, burası istanbul...
diye konuşmaya başladı.. bir 10 dakika kadar o adamı muhattap alarak konuştu konuştu.. dikkati dağılmış, başka konulara geçmekle birlikte aralıksız konuşmaya devam ederken aynı adam bu sefer daha yumuşak bir tavırla:
-amca yoruldun artık konuşmaktan dinlen biraz.. dedi
deli amcam durdu, şöyle bir baktı ve:
-tamam ulan sen kal burda ben gidicem söyle bakalım nereye gideyim?
diye tekrar konuşmaya başladı.. muhalif doğulu adam tramvayı terk etmek zorunda kaldı.. tramvayın bütün sakinleri zevkli bir yolculuk yapıyordu aslında, herkes gülüyordu yaşananlara..
bu yolculuk deli adamın ağlayan çocuğa mendilden tavşan yapmasıyla son buldu..
böyle tatlı bir delilik herkese nasip olmaz..

Gönderen elçin zaman: 19:09 0 yorum  

bi kaç tavsiye..

  • bir toplu taşıma aracında tekseniz ve komik bir olay cereyan etmişse, aynı anda o olaya gülen tanımadığınız bir insanla göz göze gelir ve gülersiniz ya ne kadar sıcacık bir paylaşımdır o.. zira gülmek tek başına yapılması garipsenen bir hadise olduğundan insana bir beraberlik duygusu da aşılar.. otobüsteki o anın tadını çıkarın..
  • biri daha önce yaşadığı komik bir olayı gülerek anlatır, size komik gelmediği için bön bön bakarsınız öylece.. o da şu cümleyi kurar " aslında komikti böyle anlatınca olmadı".. bu cümleyi duymadan o insanın anlattığına gülün.. paylaşın işte gülücüğünüz mü eksilir..
  • gün batımının kızıllığındai deniz kenarında güneşi izlerken yeşil ışığı görmeye çalışın sevdiceğinizle.. sanki biri güneşi ufka sığdırmak için bastırıyormuş gibi gelmiyor mu size de?

Gönderen elçin zaman: 18:58 1 yorum  

sayılar ve bende düşündürdükleri..

15 Ekim 2009 Perşembe

1 uyuz oluyorum 1e alt tarafı çıbık işte diyorum.. sonra bir hüzün kaplıyor içimi.. ulan diyorum çok yalnız değil mi? yanına bi 8 kondursak büyülü bir rakam olmaz mı?
2 biraz kibirli sanki, neyine güveniyo bilmiyorum, biraz da hırslı sanki 1den sora geldiği için.. içine atıp bastırmış ama yine de gizleyemiyo gibi..
3 biraz kilo vermeli, ya da yakışıyo ona ya vermesin.. sempatiktir, sevecendir.. birazda alıngan, hakların sonuncusu olmaktan sorumluluğu ağır..
4 içine kapanık, dışlamışlar sanki onu, en popülerlerin arkasında içinde yapamadıklarıyla kalakalmış bakmakta, özenmekte sanki..
5 gezgin ruhlu biraz, koyversen gidicek sanki, ardına bakmadan.. adam sendeci bi hali tavrı var umrunda değil dünya..
6 ton ton bir ihtiyar köşesinde oturan, etliye sütlüye karıştığı filan da yok.. ununu elemiş eleğini asmış sempatik bir ihtiyar..
7 aksi mi aksi, 6ya inat bir ihtiyardır sayılardan.. kızmakta gençlere, ağzında eksiksiz küfürlerle bağırmakta ve özlemekte geçmişi..
8 sayıların en mutlusu, yalnız değil birbirine dolanmış iki sevgili aşkı yaşamaktalar sanki.. dünyaya kapanmış kendi dünyalarını açmışlar..
9 en bilgesi içlerinde, tüm sırları içinde gizliyor, ketum ve gizemli.. heyecan uyandırıyor insanda, peşinden gidesi geliyor insanın..
10 ona gerek yok.. tek başına değil ki evlenip gitmiş yuvadan.. hep misafirmiş zaten..

Gönderen elçin zaman: 22:06 2 yorum  

mağazadan enstantaneler..

22 Temmuz 2009 Çarşamba



enstantane 1

söz konusu kasa zemin kattadır giriş kapısı da kasanın hemen yanındadır..





(m)üşteri: pardon bayan reyonu nerede acaba?
(k)asiyer: ikinci katta
m: ikinci kat nerde.
k: (içinden) nası yani ya (dışından) iki kat yukarıda hanımefendi..
m: hee tamam..


enstantane 2


k: hoşgeldiniz hanımefendi ödemeniz nasıl olacak?
m: bu ikisi hediye paketi olucak..
k: tamam hanımefendi, ödemeniz nasıl olucak?
m: yalnız etiketleri çıkartalım..
k: hediye paketi yaparken çıkartıcam hanımefendi..ödemeniz?
m: değişim kartı da koyarsanız..
k: (içinden) hay hediyene de sana daaaa (dışından) tamam ödemeniz nasıl olucak?
m: hee peşin..
k:(içinden)oh bee..


enstantane 3


söz konusu mağazada taksit ve peşin fiyatlar farklıdır ve etiket üzerinde yazılıdır..

k:hoşgeldiniz ödemeniz nasıl olcaktı?
m: fark etmez..
k: yalnız peşin ve taksitli fiyatları birbirinden farklı..
m: fark etmez ya peşin olsun..
k: peki beyefendi.....5 parça ürün 104 lira 80 kuruş..
m: çok oldu ya biz taksit yapalım..
k: peşin fiyatlarını okuttum beyfendi taksitli için işlemi iptal etmem gerekir..
m: edelim..
k: (içinden) hırrrr (dışından) peki..... 5 parça ürün 114 lira 60 kuruş..
m: hımm.. ayda kaç liraya geliyo?
k: 14 lira 25 kuruş beyefendi..
m: o zaman tek çekelim..
k: (içinden) boğarım seni.. (dışından zoraki gülümsemeyle) peki..

işlem tekrar iptal edilir, sıradakiler pöfürdemeye başlar, ama bay kararsızın işlemi sonunda bitmiştir..


enstantane 4


k: 7 parça ürün 98 lira 40 kuruş..
m: buyrun.. yalnız bu ikisi birlikte hediye paketi olucak, bu ikisini ayrı ayrı paketleyip bir poşete koyalım, bu üçünü de ayrı ayrı paketlenip ayrı ayrı poşetleyelim..sonra da hepsini büyük bir poşete koyalım..
k: (içinden) kendimi de ayrı ayrı paketleyim beni de götür nolur.. (dışından) peki hanımefendi..


enstantane 5


(kasa yoğundur)

k: hoşgeldiniz hanımefendi ödemeniz nasıl olucak?
m: kartla..
k: peşin taksitli?
m: taksitli ne kadar oluyo? peşin ne kadar oluyo?
k: kasada hesap yapabilmem için birini söylemeniz gerekli hanımefendi..
m: taksitli ne kadar oluyo..
k: peşin ve taksitli fiyatları farklı olduğu için işlemin en başında taksitli ve peşin olarak işlem giriyoruz ve ona göre hesaplıyoruz taksitli mi olsun?
m: taksitli ne kadar oluyo..
k: (işlem iptal etmek istemeyen kasiyer hesap makinesinde hesaplar) 76 lira hanımefendi..
m: peşin olsun o zaman..
k: (içinden) ne oldu taksit taksit beynimi yedin de..(dışından) peki..


enstantane 6


değişim için herkese kurulan cümle aynıdır.. müşteri gelir değiştireceği ürünü gösterir fişi verir.. kasiyer inceler ve der ki: tamam efendim ürününüz ve fişiniz yanınızda kalsın, yeni ürününüzü alıp tekrar gelin..
fakat bakınız nasıl anlaşılıyo:

m: değişim olucaktı bizim..
k: tabi buyrun.. değişim yapacağınız ürünü alayım ilk önce..
m: sizde kalabilir demiştiniz..
k: nasıl yani
m: biraz önce bizde kalabileceğini söylediniz vermicem ben bunu..
k: (içinden) ölmek istiyorum.. (dışından açıklamaya çalışır şaşkınlık içinde)


enstantane 7


m: ( kasada işlemlerle cebelleşen kasiyere) pardon bunun indirimli fiyatı nedir?
k: elinizdeki beyaz etiketli ürün, kırmızı etiketli ürünlerde %50 ye varan indirim var ve üzerinde indirim oranı, önceki fiyatı ve indirimli fiyatı yazıyo..ayrıca bir indirim yapmıyoruz..
m:( 2 dakika sonra tekrar beyaz etiketli ürünle birlikte) pardon bunun indirimli fiyatı nedir??
k: üzerindeki fiyat hanımefendi..indirimli ürünlerin üzerinde yazıyo..
m: ( evet yine beyaz etiketli ürünle) peki bunun indirimli fiyatı nedir??
k: (dışından) satış danışmanı arkadaşlar yardımcı olsunlar.. lale hanııııııııııııııııııııııım (içinden) imdaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaatt!!!


enstantane 8


kasa yoğundur tek kasiyer çalışmaktadır..arkalardan bir ses..
m: tek kasa mı çalışıyoooo..
k: (içinden) yok diğer 10 kasiyer şu an senden saklanıyo.. (dışından) evet hanımefendi tek kasa..



şimdilik bu kadar devam edecekk..
kasiyerleri delirtmeyelim, doğru düzgün alışveriş yapalım..
esen kalın:)

Gönderen elçin zaman: 00:43 5 yorum  

küçük kız ve pazarcı

30 Haziran 2009 Salı

hani küçükken böyle lastik bi ipe bağlı bi top vardı..böyle bileğe geçirilir ,çevrilip hop hop üstünden atlanırdı.. hatırladınız mı?
tamam..
bir cadde..
caddenin kenarındaki evlerin birinin balkonu..
kat 1..
6- 7 yaşlarında bir kız çocuğu..
ses:
-5 lira top 5 lira..
gelen geçen herkese böyle söyleniyo bu söz, topunu satacakmış 5 liraya..
ben geçiyorum tam..
-5 lira abla 5 lira, ayağına bile olur..
sana bile olur bu diyo, pazarlama taktiğini bulmuş daha o yaşta..
bu olay bana, vakti zamanında yine benzer bi şekilde tişört satmaya çalışan kadının beni görünce büyük beden de var diye bağırmasını ve vücut ölçülerimi bütün pazara ilan etmesini hatırlattı..
kızda o kadını gördüm bi an..
çok saolun ya..

Gönderen elçin zaman: 02:10 0 yorum  

kulak misafiri..

22 Haziran 2009 Pazartesi

kız: devam etse de böyle olucak bu, evlensek de böyle olucak dedim. bunun adı sevgi mi yani, sen bana işkence çektiriyosun dedim bu mu sevmek. asıl sevmek böyle bir durumda ayrılabilmektir , sen onu bile yapamıyosun dedim..bana hala..............

diyordu kız arkadaşlarına, acı çekmişti, öfkeliydi. kıza baktım, bana baktı anlatmaya devam etti. dinlemedim gerisini düşündüm sevmek gerçekten böyle bi şey miydi? böyle bir durumda ayrılabilmektir sevmek???
türlü türlüdür sevmek bazen böyle bir durumda ayrılabilmek, bazen herşeye rağmen devam etmek..etmeye çalışmak..
ben sonuncusundanım benim gibilere sülük de deniyo..
ama o kız o konuşmayı yaptıktan sonra barışır bence:) ayrılamaz..
neyse..
bir başka masada bir kadın bir erkek yeni tanışmışlar, sizli mizli konuşuyolar.

erkek: siz bence aslan burcusunuz, burçlar insanların suratlarına yansır(?)
kız: yoo değilim..
erkek: hımm, olaylara hakim olmayı seviyorsunuz, dinlemeyi biliyorsunuz, her şey hakkında yorum yapabiliyorsunuz..
kız: (bilmiş bir tavırla) ee başka, sizce ben nasıl biriyim?
erkek: işte yüzünüzden belli oluyor bunlar, kem küm..
kız: bankada ben de anlıyorum insanların yüzlerinden nasıl biri olduğunu; iyi niyetli mi, kötü niyetli mi, sinirli mi.. belli oluyor yani..( abartılı el kol hareketleri eşliğinde)

dinlemedim daha fazla, kalktım. bir ilişkinin bebekliğindeki ya da ana rahmindeki birbirine caka satma vaziyetleri. etkilemeye çalışmalar. oysa ilk buluşmalar samimi olmalı zira sonrası hayal kırıklığı oluyor. o etki tepkiye dönüşüveriyor..elimde olsa o kıza kaçıp gitmesini söylerdim..

insanlar çözmüş her şeyi azizim.. ahkam kesmeye bayılıyoruz insanoğlu olarak. he ben yapmıyo muyum hem de alasını:)

size de oluyor mu bilmem ama ben bazen durup etraftaki sesleri dinlemeyi seviyorum.. dinlemiyorum canım kulak misafiri oluyorum:)

Gönderen elçin zaman: 23:33 0 yorum  

parçalı bulutlu

18 Haziran 2009 Perşembe

bunu izlediğimi görenler daha büyümedin mi diyor.. hayır büyümedim, büyüyemedim ve sanırım büyüyemeyeceğim..

ben istemez miyim sorumluluk almayı, efendime söyliyim herkesin istediği gibi olmayı, söz dinlemeyi, kuzu kuzu oturmayı, sorun çıkarmamayı, hırçınlaşmamayı, şımarmamayı..

istemem evet.. ben çocuk kalmayı seviyorum galiba..bu bir çok şeyi kaybetmek demek olsa bile..

videoyu çok sevdim paylaşmak istedim.. pixar harika işler çıkartıyor kendilerini yürekten kutluyor, onlara pamuk şeker almak istiyorum.

biri de bana pamuk şeker alsın ya, daldan dala atlıyorum biliyorum ama bizim okulun oraya gelirdi hem de arabasıyla gözümüzün önünde yapardı şekeri. izlerdik o çubuğa dolanışını pamuk pamuk, renk renk olurdu o şekerler, pembeyi sevdiğim zamanlardı..

kendime en pembesinden bir pamuk şeker almak istiyorum, en pembesinden bir tişört giymek, saçlarımı iki yanımdan örmek, o çok sevdiğim leylak bahçesine gitmek, pastaneden en ucuzundan bir dondurma almak, arka sokaklarda kimseye görünmeden yemek, çok gizli bir iş yaptığını zannetmek..dondurma külahının sonunu pis diye atmak:) öyle söylemişti ablalar.. fasulye olmak saklambaç oyununda..sobelenip sobelenip ebe olmamak..ezanda eve gitmek ya da gitmemek..

şu hüznü alın üstümden ya arabeske bağlamadan geyik yapamıyorum..

esen kalın..

Gönderen elçin zaman: 01:21 7 yorum  

erkekler ve intihar üzerine

14 Haziran 2009 Pazar

  • evlenilecek kız eğlenilecek kız filan diye dünyanın en sığ tasnifini yapan erkekler o eğlenilecek kıza sormuşlar mıdır hiç eğleniyo musun diye? ya da benimle eğlenir misin diye?
  • bu arada burdan semaya erkeklere bakış açımı daha da genişlettiği için teşekkür etmek istiyorum. şöyle ki: biz onları anlayamıyoruz çünkü onlar kadar basit düşünemiyoruz..budur!
  • filmlerde intihar eden herkes, kim olursa olsun herkes o ipi çok muntazam bir şekilde bağlamayı bilir. o düğüm tam da olması gerektiği gibidir. ben niye bilmiyorum diye düşünüyorum. ilkokulda öğrettiler de okula mı gitmemiştim o gün nedir bu işin sırrı?
  • bu arada her daim o ipi asacakları bir yer bulunur. bizim evde mi bir sorun var acaba?
  • yok yok intihar etmicem..
  • bi de burdan isviçreli bilim adamlarına araştırmaları için bir konu vermek istiyorum zira bu konuyu düşündükçe daha da merak etmeye başladım. filmlerde en çok hangi intihar şekli kullanılmıştır? kendini asmak, ilaç içmek, bilekleri doğramak, kendini bi yerden atmak??
  • ben kendini asmanın önde çıkacağını düşünüyorum diğerleri sonradan çıktı azizim yoktu öyle şeyler eskiden..

Gönderen elçin zaman: 00:38 0 yorum  

kendini kandırmak...

6 Haziran 2009 Cumartesi

yazarım dediklerimi unutmuyorum artık ama bu tembellik illetini biri alsın benim üzerimden.. bu arada üzerimden alınması gereken ne kadar çok şey varmış onu fark ettim..

bu kötümserlik, bu kaygılar, baş belası tembellik, kendimi kapattığım bu kafesin tamamı..

ruh ameliyatı yaptıramıyo muyuz? neyse parası verelim, maaşlı bi insanım ben artık...

televizyonda "kocam size emanet" diye bir program başladı, biraz önce onun finalini izledim..

almışlar koca koca "koca"ları değiştirecekler.. yok canım külahıma anlat..

şekil kısmını geçtim zira şeklen değişmek kadar kolay bir şey yoktur ( he he kiloları bundan muaf tutsam olur di mi?) ama yok efendim eşlerini dinliceklermiş de, onlarla ilgileniceklermiş de, paylaşıcaklarmış da, bidi bidi konuşuyolar..biz kadın milleti kendimizi kandırmayı pek severiz..ve erkekler de bunu çok iyi bilir, sonuna kadar da kullanırlar bunu ortaya hayal kırıklıklarından başka bir şey kalmaz.. tecrübeyle sabitledim ben siz zahmet etmeyiniz.. işte televizyonda da bu kandırılış anlarını seyrediyoruz işte, kendimizde bunun gerçekliğine kanarak..


bu böyledir:)

bir de konuyla ilgili olarak bakınız:


kullanılan malzemeler:

mustafa kutlu- bu böyledir (dergah yayınları)

kanal d- kocam size emanet (hafta içi her gün 22:45)

erkekler ne söyler kadınlar ne anlar (http://http//www.sinema.com/film/7119/erkekler-ne-soyler-kadinlar-ne-anlar)

Gönderen elçin zaman: 00:36 2 yorum  

kırılmayan kalp..

4 Haziran 2009 Perşembe


yer: edirnekapı metrobüs durağına giden mezarlık içindeki yolun hemen başı..

saat: akşam sıraları işte..

bir ses:

-kırılmayan kalp yaptık, kırılmayan kalpler var, abicim alır mısın???

dikkat etmeden yanından geçtiğim bir satıcı..

irkilerek döndüm arkamı, kırılmayan kalp değil karttı sattığı.. kimliktir pasodur bilmem ne için..

benim kulaklarım kalp anladı onu..

hakikaten dedim sonra bir seyyar satıcı olmasa bile kırılmayan kalp satan bi dükkan olsa da ben de gidip alsam, bu kırıntılardan kurtulsam..

ne hayal gücümde ne de ruhumda biriktirdiğim kırıklarda bir eksilme yok..

bir sürü geyik yapıcaktım oturdum pc başına - mutluyum ya ben hani, bi şey yok ya- ama anladım ki çok pis arabeskim şu anda..

orhan gencebayın fotoğrafını odamın duvarına asasım, son ses batsın bu dünya dinleyesim, bir jilet alıp kendimi doğrayasım var..

Gönderen elçin zaman: 23:58 2 yorum  

coyote road runner' ı yedi..

26 Mayıs 2009 Salı



animasyon da olsa işte budur, yüreklere su serpmiştir:) darısı tom'un, sylvester' ın, elmer'ın ve onlar gibi kovalayıp kovalayıp yakalayamayanların da başına...

Gönderen elçin zaman: 01:47 3 yorum  

karahisar kalesi yıkılır gelir..



afyona 4. ziyaretimi de gerçekleştirmiş bulunmaktayım. malum sevdiceğim bir seneden beri orda.. afyon sucuğunun efendime söyliyim kaymağının müptelası olduk:)


büyük şehirde doğmuş büyümüş ve pek de dışarı açılmamış biri olarak küçük şehirlerde keşfedilecek çok fazla şey buluyorum. afyonda da öyle oldu, özellikle de bu son ziyaretimde:



  • daha ilk günümde bisikletinin arkasına tekerlikli çöp tenekesi bağlamış olan adam beni sarstı.. o kadar ki ikimizin de o görüntüyü fotoğraflamak aklımıza gelmedi ama kendisi aklımıza kazındı.. amacını anlayamadık:)

  • yolda gördüğümüz bir rock konseri afişinin peşinden "çıngırock" diye bir kafeye sürüklendik.. ismin karizmasına aldanmayın efendim bildiğiniz kahvehanenin bir üst modeli.. anlatılmaz yaşanır bir yer..

  • yok yok valla küçümsemiyorum en azından samimi..

  • içeride saçları kuaförde kıvrım kıvrım yapılmış, sigarayı acemice içmeye çalışan kızlar, polisler ve sevgilileri bir de biz vardık, he bir de istediğimiz kahveyi memleket meselesine çeviren ve o işte ilk günü iddia eden garson kardeş..

  • konser meselesine gelinceeeeeee..

  • 5 tl ödeyip biletlerimizi aldık ve bizi alt kata indirdiler. rock cafe/bar deyince benim aklıma ilk gelen loş bir ortamdır, o ortam aşağıdaymış meğer ben boşuna gözümü yukarılara dikmişim.

  • loş ortam istedim ve buldum zannediyordum ki bu sefer de zifiri bir karanlıkta bulduk kendimizi..

  • içeri girdiğimizde gönye adlı grup (brutal yapmaya çalışıp böğüren solistiyle) 20 kişiye şarkı söylüyordu..inanamadık ama siz inanın ki biz mutluyduk..

  • ardından da gökmen esgin sahnedeydi valla artık ses sisteminin kötülüğünden midir, yoksa gerçekten öyle midir bilmiyorum ama sesi gerçekten kötü geliyordu, "yaşamak istemem artık aranızda" yı söylerken ben de yaşamak istemedim artık şu dünyada..

  • vee günün bombası yine garsondan geldi: ne içersiniz arkadaşlar; kola, fanta?

  • ama gerçekten takdir ettim çabalarını, emeklerini, samimiyetlerini tebrikler arkadaşlar..zira öyle bi yerde böyle bir konser verebilmek için bile karakoldan izin almak için uğraşmışlar ve düğün izni almışlar..yürekten alkışladım sizi..
  • karahisar kalesine de yine çıkamadım.. hıh...

Gönderen elçin zaman: 00:39 0 yorum  

coyote ve road runner arasındaki 5 fark

15 Mayıs 2009 Cuma


1. Coyote fakir ama gururludur,mütevazidir, road runner ukala tavırlıdır
2. Coyote ekmek peşindedir, road runner can
3. Coyote doğuştan kaybedendir,road runner doğuştan hızlı
4. Coyote road runneri yiyememekle kalmaz, tuzak ayağına bunu doyurur,road runner coyotenin aç olduğunu umursamaz yemi yer ama inatla tuzağa düşmez.
5. Coyote saftır, road runner akıllı geçinir hıh..


not: ben bu yazıyı çoook uzun bi süre önce facebookta "coyotenin road runnerı yemesini isteyenler" diye bir gruba yazmıştım onlar da beğenip grubun sloganı yapmış, elçine teşekkürler diye de yazmışlardı. sonra bi baktım aynı yazının altında başka birinin adı var ona teşekkür ediyolar. böyle bi şeyim çalınmış hissine kapılmıştım, üzülmüştüm hatta sinir olmuştum çok kötü duygular besledim onlara karşı. burdan kendilerine tüüü yazıklar olsun diyip ayıplamak istiyorum. hatta çık çık çık..
internet alemi kötü azizim:)

Gönderen elçin zaman: 02:11 2 yorum  

hayat- yol ilişkisine farklı bir bakış..

14 Mayıs 2009 Perşembe



  • hayat, durağa yetişemeyeceğiniz bir mesafedeyken otobüsün gelmesi gibidir. arkasından bakakalabilirsiniz.

  • hayat, siz kaçırdığınız otobüsün ardından küfredip yarım saat daha bekleyeceğinizi zannederken başka bir otobüsün gelmesi gibidir. ümit dolarsınız.

  • hayat, otobüste başınızı cama dayadığınızda şoförün ani fren yapması gibidir. birileri ya da tam olarak hayatın kendisi sizi yapmak istediğiniz şeyden alıkoyabilir. ani bir frenle kafanızı cama çarpı çarpıverir.

  • hayat, akbilinizi bastıktan sonra bir sebepten geçmekte duraksadığınızda arkadan gelen "hadisene be!" sesidir. teşvik edicidir. iticidir. ateşleyicidir.

  • hayat, siz ayakta dururken birinin yorgunluğunuzu görüp size yer vermesi gibidir. adamı sevgi pıtırcığına çevirir, insan sevgisi aşılar.

  • ve hayat inmeniz gereken durakta inmeniz gibidir. bir gün yolculuk biter.

Gönderen elçin zaman: 23:28 0 yorum  

mavi kuş ile küçük kız

5 Mayıs 2009 Salı

bulutlar iç içe ve her an başka bir resim oluyorlar
başka bir adla, başka bir zamanda rastlasaydım demiştim ya o gün sana
vazgeçtim,
kaçmak yok, söz bu kez
çok güzel uyuyorsun diye yanımda
bak, çok gevezeysem, hadi kapat çenemi
sözcükler ne ki duygular yanında
yoksa yarın sabah uyanıp ayrılınca
utanacağım şeyler söyleyebilirim şimdi
ya da bırak hazır açmışken kapılarını
kalbime biraz daha temiz hava girsin
yalancıyımdır biraz ama bana inan
sarhoşken hep çok sahiciyimdir
yine fazla içmiştim bu akşam da
coşmuş kalbim,of nal gibiyim.
sağır, kör, dilsiz görünür kalbim
ama bil, ben aslında iyi biriyim
bilirim, çok kirlidir aşk sicilim
sadakat konusunda pek iddialı değilim
ama bu kez farklı olsun diye
sen denersen, ben de denerim
pek iyi olmadı şarkı, boş vereyim
gel hadi “ortaçgil” dinleyelim
sıcaklığını verirken sen bana
sızayım aniden kollarında
çok düşündüm kaçarım diye ama dedim;
ne zaman anlaşmış ki kalple beyin
ve hele ne zaman düşünsem seni
yaprak gibi titriyorken kalbim

teoman insanlık halleri albümünü şiddetle tavsiye ederim azizim. hele bu şarkı nedir ya söyleyecek kelime bulamıyorum sade ve güzel, dinleyin kalbinize temiz hava dolsun:)

Gönderen elçin zaman: 00:37 0 yorum  

kontör at..

4 Mayıs 2009 Pazartesi

hani hani olur ya son kontörüyle biri sizi arar, sonra acıklı bir sesle son kontörüm der.. hiç düşündünüz mü ne kadar önemli bi şidir aslında bu.. o son kontörünü size harcamıştır, artık çağrı bile atamıcak derdini anlatamıcaktır, belki uzun süre kontör alamayacaktır..ama yine de o velinimeti sizin için gözden çıkarmıştır..
işte o insanı sevin, öpün onu, iyi bir insan o ve de sizi ne kadar seviyo...

Gönderen elçin zaman: 00:23 0 yorum  

düzenli yazıcam artık..

26 Nisan 2009 Pazar

aylar aylar sonra tekrar kendi bilgisayarımdan nete bağlanmanın mutluluğunu bu saate kadar ayakta durup boş boş takılmakla kutluyorum..
bu arada bir sürü bir sürü şey oldu..
bloga yazarım dediklerimi de unuttum gitti..
düzenli yazmaya karar verdim..
bi şey olmaz yarın unuturum..
bi ay sonra tekrar aynı kararı aldığımı buradan açıklar ertesi gün tekrar unuturum..
ve hayat böyle geçer gider..
rivayete göre 2012 de güneş fırtınasında her şey çökücekmiş zaten (hiç inanasım gelmedi ama canan diyosa doğrudur) yani bu yazılar da hayal olucak..
ben bi gün biliyodum zaten böyle olucanı.. teknolojiye güvenmeyin bu kadar.. bir gün çökücek bütün sistem, tarihimiz silinicek şu dünyaya bir iz bırakamadan göçüp gidicez.. o burun kıvırdığınız fotoğraflar, kitaplar, defterler değer kazanıcak.. sonra gelecekteki torunlarımız da bizim hakkımızda bilgi edinemicek araştırmalar yapıcaklar bölümler açılıcak filan ohooo ..
tarih tekerrür mü hakikaten..
neyse yeter nerden nereye..
düzenli olarak yazıcam bak valla:)

Gönderen elçin zaman: 03:36 3 yorum  

sonsuzluk

29 Ocak 2009 Perşembe

bazen bazı şeylerin sonsuza kadar sürmesini istiyorum..
bir fincan kahve
birkutu ice tea limon
(başka bi tane almak değil o içtiğim anda hiç bitmesin işte banane)
fedailerin kalesi alamut kalesi kitabıda hiç bitmesin istedim ama bitti
bazı anlar
sohbetler
kalbinin sesini dinle filmi hiç bitmesin istedim o da bitti
bitmesin istiyorum elimde değil
hayatta bitmesin zaten
sonsuz olmak isteği bende de mi peyda oldu aman allahım
sonum kenan gibi olmasın selim beni de vurmasın:)
beyoğlu rapsodisi...
ne alakası yok ki

Gönderen elçin zaman: 11:22 2 yorum